Boşanma ve Aile Hukuku

Miras Hukuku
14 Haziran 2019

Boşanma ve Aile Hukuku

*NİŞANIN BOZULMASINDAN DOĞAN DAVALAR

Nişanın bozulmasında kusuru olmayan tarafın, karşı taraftan diğer şartları da taşıması halinde maddi-manevi tazminat isteme hakkı bulunmaktadır. Ayrıca tazminat istemeye hakkı olan tarafın ana ve babası da, yaptıkları harcamaları ve hediyeleri geri isteyebilirler.

*BOŞANMA DAVALARI

-ANLAŞMALI BOŞANMA DAVASI

Anlaşmalı boşanma davası, tarafların boşanma ve ferileri konusunda tam bir anlaşma sağlaması halinde başvurulabilecek boşanma türüdür. Ancak anlaşmalı boşanma yoluna başvurabilmek için evliliğin en az 1 yıl sürmesi gerekmektedir. Anlaşmalı boşanma davalarında hukuki yardım almanız; boşanma öncesinde bir protokol ile boşanma, velayet, nafaka, maddi-manevi tazminat, ortak ve kişisel malların tespiti ile paylaşımı vb. konuları düzenlemeniz ve böylelikle boşanmadan sonra ortaya çıkabilecek bağlı davaların önüne geçmeniz adına son derece gerekli olmaktadır.

-ÇEKİŞMELİ BOŞANMA DAVASI

Tarafların boşanma ve/veya ferileri konusunda anlaşamamaları durumunda dava çekişmeli olarak görülür. Boşanma Nedenleri;
1-Zina 
2-Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış 
3-Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme
4-Terk 
5-Akıl hastalığı
6-Evlilik birliğinin temelden sarsılması
Ortak Hayatın Kurulamaması-Fiili Ayrılık;
Yukarıdaki boşanma nedenlerinden birine dayalı olarak açılan boşanma davasının reddedilmesi halinde; kararın kesinleşme tarihinden itibaren 3 yıl geçmesine rağmen ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi ile boşanmaya karar verilir.

Boşanmada Tazminat ve Nafaka;
Mevcut ve beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebilir. Ayrıca, boşanmaya neden olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğramışsa manevi tazminat olarak da uygun bir miktar para ödenmesini talep edebilir.
Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan yoksulluk nafakası isteyebilir. Boşanma davasının devamı boyunca tedbir nafakası da istenilebilir.

*NAFAKA DAVALARI

-İştirak Nafakası
İştirak nafakası; müşterek çocuğun velayetine sahip tarafın, karşı taraftan çocuğun bakım ve eğitim giderleri için talep ettiği nafaka türüdür. 

-Yardım Nafakası
Herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür. Yardım nafakası uygulamada en fazla; velayet hakkının sona ermesi ile iştirak nafakası kesilen ancak eğitimine devam eden müşterek çocukların anne veya babalarından talep ettikleri nafaka türü olarak karşımıza çıkmaktadır.

Eşler Birlikte Yaşarken-Tedbir Nafakası (TMK.196 gereği)
Bu nafaka türü eşinden boşanmak istemeyen ancak aile konutuna maddi katkıda bulunmamasından dolayı şikayetçi olan taraf için kanunumuzda yer almaktadır. Eşlerden birinin istemi üzerine hakim, ailenin geçimi için her birinin yapacağı katkıyı belirler. Eşin ev işlerini görmesi, çocuklara bakması, diğer eşin işinde karşılıksız çalışması katkı miktarının belirlenmesinde dikkate alınır.
Eşlerden birinin, birliğin giderlerine katılma yükümlülüğünü yerine getirmemesi halinde ailenin korunması için borçlulara ait önlemler ile tasarruf yetkisinin kısmen veya tamamen sınırlandırılması gibi diğer önlemlere de başvurulabilir.

*VELAYET DAVALARI VE KİŞİSEL İLİŞKİ TESİSİ

Ergin olmayan çocuk, ana ve babasının velayeti altındadır; evlilik devam ettiği sürece ana ve baba velayeti birlikte kullanırlar. Boşanma/ayrılık ile hakim velayeti eşlerden birine verir. Velayet hakkı kendisinde olmayan taraf için ise; müşterek çocuk ile kişisel ilişki tesisi için belirli süreler takdir edilir.
Velayetin değiştirilmesi davası açılarak boşanma/ayrılık sonucu velayet hakkına sahip olan kişiden velayet hakkının alınarak, velayet hakkı sahibi olunması mümkündür. Yine boşanma/ayrılık ilamı ile hükmedilen kişisel ilişki tesisine dair sürelerin yetersiz veya fazla gelmesi halinde tarafların kişisel ilişki tesisine ilişkin sürelerin değiştirilmesi yönünde başvuruda bulunma hakkı vardır.
Kişisel ilişki tesisi konusunda eklemek gerekir ki; çocukla ana baba-çocuk ilişkisi benzeri sosyal ilişkiye sahip olanlar (büyükana büyükbaba başta olmak üzere), çocuğun menfaatine hizmet etme şartı ile kişisel ilişki tesisi talep edebilirler.

*EVLİLİK SÖZLEŞMESİ

Eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin uygulanması asıldır. Ancak eşler, mal rejimi sözleşmesi ile kanunda belirlenen diğer rejimlerden birini kabul edebilirler. 
Seçimlik mal rejimleri:
1-Mal Ayrılığı
2-Paylaşmalı Mal Ayrılığı
3-Mal Ortaklığı
Mal rejimi sözleşmesi evlenmeden önce veya sonra yapılabilir. Mal rejimi sözleşmesinde her iki tarafın anlaşması esas olduğundan, anlaşma sağlanamaması durumda; haklı sebeplerin varlığı halinde eşlerden biri MK 197 uyarınca olağanüstü mal rejimine geçiş için talepte bulunabilir.

EDİNİLMİŞ MALLARA KATILMA REJİMİ 
Kişisel mallar, edinilmiş mallara katılma rejiminin sona ermesi halinde (boşanma/ölüm vs.) yapılacak tasfiyenin dışında kalır, paylaşmaya dahil olmaz. 
Kişisel Mallar Nelerdir?
1-Eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşya
2-Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan veya bir eşin sonradan miras yoluyla ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazandırma yoluyla elde ettiği malvarlığı değerleri
3-Manevi tazminat alacakları
4-Kişisel mallar yerine geçen değerler
Yukarıda sayılanların yanı sıra; eşler mal rejimi sözleşmesiyle, bir mesleğin icrası veya işletmenin faaliyeti sebebiyle doğan edinilmiş mallara dahil olması gereken malvarlığı değerlerinin kişisel mal sayılacağını kabul edebilirler. Yine kişisel malların gelirlerinin edinilmiş mallara dahil olmayacağını da kararlaştırabilirler.

*TASFİYE DAVASI

Sona eren bir edinilmiş mallara katılma rejiminde tasfiye, kural olarak eşler arasında tasfiye anlaşmasına dayalı olarak yapılır. Ancak eşlerin tasfiyenin yapılması hususunda anlaşamamaları halinde tasfiye, eşlerden birinin açacağı tasfiye davası ile yapılır.

*SOYBAĞINA İLİŞKİN DAVALAR

NESEBİN REDDİ DAVASI
Babalık karinesi gereğince; evlilik devam ederken veya evliliğin sona ermesinden başlayarak üçyüz gün içerisinde doğan çocuğun babası kocadır. Babalık karinesinin çürütülerek, baba ile çocuk arasındaki soybağının ortadan kaldırılması için soybağının reddi davası açılır. 
BABALIK DAVASI          
Çocuk ile babası arasında soybağının kurulması; ana ile evlilik ve tanıma dışında, ana veya çocuk tarafından açılan babalık davası sonucunda verilecek babalık hükmü ile gerçekleşebilir. Çocuğun herhangi bir yolla bir başka erkek ile soybağı kurulmuş ise, bu soybağı ortadan kaldırılmadıkça babalık davası açılamaz.
Babalık davası ile birlikte babadan; doğum giderleri, doğumdan önceki ve sonraki altışar haftalık geçim giderleri ve bağlı diğer giderler de talep edilebilir.

*EVLAT EDİNME DAVASI

Evlat edinmeye dayanan soybağı, doğrudan doğruya evlat edinme ilişkisini kuran mahkeme kararıyla meydana gelir. Medeni Kanunumuz, küçüklerin evlat edinmesi ile ergin veya kısıtlıların evlat edinmesini farklı esaslara tabi tutmuş, farklı şartların gerçekleşmesini aramıştır. 
Geçerli sebeplerin varlığı halinde evlat edinme ilişkisinin iptal davası açılarak sona erdirilmesi de mümkündür.

*VESAYET (VASİ-KAYYIM-YASAL DANIŞMAN ATANMASI) DAVALARI

Vesayeti gerektiren haller; küçüklük ve kısıtlanma durumlarıdır. Kısıtlanma ise; akıl hastalığı ve zayıflığı, savurganlık, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşama, kötü yönetim, 1 yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı ceza, kişinin yaşlılık, engellilik, deneyimsizlik veya ağır hastalık durumu, ilgilinin isteği durumlarında söz konusu olmaktadır. 
Yukarıda bahsedilen durumlarda kişinin yararı amacıyla kısıtlanmasına karar verilerek kendisine vasi veya kayyım atanmaktadır. 
Vasi, vesayet altındaki kişinin kişiliği ve malvarlığı ile ilgili bütün menfaatleri korumak ve hukuki işlemlerde onu temsil etmekle yükümlüdür. Vasinin görev süresi 2 yıldır; vesayet makamı tarafından görev süresi uzatılmadığı takdirde sürenin sonunda görevi kendiliğinden sona ermektedir. 
Kayyım, kanunda aksi belirtilmedikçe vasiye uygulanan hükümlere tabidir. Temsil, yönetim ve iradi kayyımlık şeklinde üç türü mevcuttur. Temsil kayyımı, daha çok vasi gibi hareket eder. Hatta vesayet altına alınan kişi ile vasinin menfaatleri çatıştığında ya da yasal temsilcinin görevini yerine getirmesinde engel bulunan hallerde devreye girer ve diğer bir vasiymiş gibi hareket eder. Yönetim kayyımı, daha çok malvarlığı ile ilgili değerlerin temsili ve hukuki işlemlerini yerine getirir. İradi kayyımlık ise hastalık, yaşlılık veya tecrübesizlik hallerinden dolayı vesayet altına alınan kişilere atanır.
Yasal danışmanlık ise bazı hallerde kişilerin fiil ehliyeti tamamen kısıtlanmamakla birlikte bazı işlemleri yapma yetkileri, malvarlığı sahibinin görüşü alınarak yapılmak üzere bir yasal danışman atanarak düzenlendiği durumlarda ortaya çıkar. Dava açma ve sulh olma, taşınmazların alımı, satımı, rehnedilmesi ve bunlar üzerinde başka bir aynî hak kurulması, kıymetli evrakın alımı, satımı ve rehnedilmesi, olağan yönetim sınırları dışında kalan yapı işleri, ödünç verme ve alma, ana parayı alma, bağışlama, kambiyo taahhüdü altına girme, kefil olma ve aynı koşullar altında bir kimsenin malvarlığını yönetme yetkisi, gelirlerinde dilediği gibi tasarruf hakkı saklı kalmak üzere kaldırılabilir ve yasal danışman atanır.

*İSİM DEĞİŞİKLİĞİ VE YAŞ TASHİHİ DAVALARI

Medeni Kanunumuzda, ad ve soyad değişikliği için “haklı bir sebep” olması gerektiğini belirtmiş fakat hangi sebeplerin haklı sebep olarak kabul edileceği belirtilmemiştir. Bu nedenle Nüfus Kanunu’nun 21. Maddesi ve Soyadı Kanunu’nun 3. Maddeleri göz önüne alındığında; milli kültüre, örf ve adetlere uygun olmayan, gülünç ve çirkin anlamları olan, kişisel ilişkilerde veya meslek ve sanatın icrasında yanlış anlamalar doğurabilecek hususlar haklı sebep olarak sayılacaktır.
Ayrıca yukarıda sayılanların dışında uygulamada, özellikle ad (isim) değişikliği davalarında kişinin gerek sosyal, gerekse iş çevresinde kimlikte yazan isimden başkaca bir isimle tanınması, kimlikte yazan ismini sadece resmi işlemlerinde mecburiyet dolayısı ile kullanması da haklı sebep olarak kabul edilmektedir.
Mahkemece yaş değişikliğine karar verilebilmesi sıkı şartlara tabi tutulmuştur. Bu şartlar; hastanede veya doğum evinde doğmuş olmaması, dış görünüşünün beyan edilen yaşa uygun olması ve beyan edilen yaşta bir kardeş bulunmaması şeklinde sıralanabilir.

*KAZAİ RÜŞT DAVASI

Reşit sayılmayan bir bireyin olağanüstü gelişmeler sonrasında mahkemenin vereceği karar ile reşit sayılmasına kazai rüşt hali denir. Kazai rüşt hali evliliklerde kullanılabilir. Buna kazai evlenme rüştü adı verilmektedir. Mahkeme kararı ile yargısal ergenlik kavramı olarak da kazai rüşt haline erişilmektedir.