*NİŞANIN
BOZULMASINDAN DOĞAN DAVALAR
Nişanın bozulmasında kusuru olmayan tarafın, karşı taraftan diğer şartları da
taşıması halinde maddi-manevi tazminat isteme hakkı bulunmaktadır. Ayrıca
tazminat istemeye hakkı olan tarafın ana ve babası da, yaptıkları harcamaları
ve hediyeleri geri isteyebilirler.
*BOŞANMA DAVALARI
-ANLAŞMALI BOŞANMA DAVASI
Anlaşmalı boşanma davası, tarafların boşanma ve ferileri konusunda tam bir
anlaşma sağlaması halinde başvurulabilecek boşanma türüdür. Ancak anlaşmalı
boşanma yoluna başvurabilmek için evliliğin en az 1 yıl sürmesi gerekmektedir.
Anlaşmalı boşanma davalarında hukuki yardım almanız; boşanma öncesinde bir
protokol ile boşanma, velayet, nafaka, maddi-manevi tazminat, ortak ve kişisel
malların tespiti ile paylaşımı vb. konuları düzenlemeniz ve böylelikle
boşanmadan sonra ortaya çıkabilecek bağlı davaların önüne geçmeniz adına son
derece gerekli olmaktadır.
-ÇEKİŞMELİ BOŞANMA DAVASI
Tarafların boşanma ve/veya ferileri konusunda anlaşamamaları durumunda dava
çekişmeli olarak görülür. Boşanma Nedenleri;
1-Zina
2-Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış
3-Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme
4-Terk
5-Akıl hastalığı
6-Evlilik birliğinin temelden sarsılması
Ortak Hayatın Kurulamaması-Fiili Ayrılık;
Yukarıdaki boşanma nedenlerinden birine dayalı olarak açılan boşanma davasının
reddedilmesi halinde; kararın kesinleşme tarihinden itibaren 3 yıl geçmesine
rağmen ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış
sayılır ve eşlerden birinin istemi ile boşanmaya karar verilir.
Boşanmada Tazminat ve
Nafaka;
Mevcut ve beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya
daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebilir.
Ayrıca, boşanmaya neden olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğramışsa
manevi tazminat olarak da uygun bir miktar para ödenmesini talep edebilir.
Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla
geçimi için diğer taraftan yoksulluk nafakası isteyebilir. Boşanma davasının
devamı boyunca tedbir nafakası da istenilebilir.
*NAFAKA DAVALARI
-İştirak Nafakası
İştirak nafakası; müşterek çocuğun velayetine sahip tarafın, karşı taraftan
çocuğun bakım ve eğitim giderleri için talep ettiği nafaka türüdür.
-Yardım Nafakası
Herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu
ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür. Yardım nafakası uygulamada en
fazla; velayet hakkının sona ermesi ile iştirak nafakası kesilen ancak
eğitimine devam eden müşterek çocukların anne veya babalarından talep ettikleri
nafaka türü olarak karşımıza çıkmaktadır.
–Eşler Birlikte
Yaşarken-Tedbir Nafakası (TMK.196 gereği)
Bu nafaka türü eşinden boşanmak istemeyen ancak aile konutuna maddi katkıda
bulunmamasından dolayı şikayetçi olan taraf için kanunumuzda yer almaktadır.
Eşlerden birinin istemi üzerine hakim, ailenin geçimi için her birinin yapacağı
katkıyı belirler. Eşin ev işlerini görmesi, çocuklara bakması, diğer eşin
işinde karşılıksız çalışması katkı miktarının belirlenmesinde dikkate alınır.
Eşlerden birinin, birliğin giderlerine katılma yükümlülüğünü yerine getirmemesi
halinde ailenin korunması için borçlulara ait önlemler ile tasarruf yetkisinin
kısmen veya tamamen sınırlandırılması gibi diğer önlemlere de başvurulabilir.
*VELAYET DAVALARI VE
KİŞİSEL İLİŞKİ TESİSİ
Ergin olmayan çocuk, ana ve babasının velayeti altındadır; evlilik devam ettiği
sürece ana ve baba velayeti birlikte kullanırlar. Boşanma/ayrılık ile hakim
velayeti eşlerden birine verir. Velayet hakkı kendisinde olmayan taraf için
ise; müşterek çocuk ile kişisel ilişki tesisi için belirli süreler takdir
edilir.
Velayetin değiştirilmesi davası açılarak boşanma/ayrılık sonucu velayet hakkına
sahip olan kişiden velayet hakkının alınarak, velayet hakkı sahibi olunması
mümkündür. Yine boşanma/ayrılık ilamı ile hükmedilen kişisel ilişki tesisine
dair sürelerin yetersiz veya fazla gelmesi halinde tarafların kişisel ilişki
tesisine ilişkin sürelerin değiştirilmesi yönünde başvuruda bulunma hakkı
vardır.
Kişisel ilişki tesisi konusunda eklemek gerekir ki; çocukla ana baba-çocuk
ilişkisi benzeri sosyal ilişkiye sahip olanlar (büyükana büyükbaba başta olmak
üzere), çocuğun menfaatine hizmet etme şartı ile kişisel ilişki tesisi talep
edebilirler.
*EVLİLİK SÖZLEŞMESİ
Eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin uygulanması asıldır. Ancak
eşler, mal rejimi sözleşmesi ile kanunda belirlenen diğer rejimlerden birini
kabul edebilirler.
Seçimlik mal rejimleri:
1-Mal Ayrılığı
2-Paylaşmalı Mal Ayrılığı
3-Mal Ortaklığı
Mal rejimi sözleşmesi evlenmeden önce veya sonra yapılabilir. Mal rejimi
sözleşmesinde her iki tarafın anlaşması esas olduğundan, anlaşma sağlanamaması
durumda; haklı sebeplerin varlığı halinde eşlerden biri MK 197 uyarınca olağanüstü
mal rejimine geçiş için talepte bulunabilir.
EDİNİLMİŞ MALLARA KATILMA REJİMİ
Kişisel mallar, edinilmiş mallara katılma rejiminin sona ermesi halinde
(boşanma/ölüm vs.) yapılacak tasfiyenin dışında kalır, paylaşmaya dahil
olmaz.
Kişisel Mallar Nelerdir?
1-Eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşya
2-Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan veya bir eşin
sonradan miras yoluyla ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazandırma
yoluyla elde ettiği malvarlığı değerleri
3-Manevi tazminat alacakları
4-Kişisel mallar yerine geçen değerler
Yukarıda sayılanların yanı sıra; eşler mal rejimi sözleşmesiyle, bir mesleğin
icrası veya işletmenin faaliyeti sebebiyle doğan edinilmiş mallara dahil olması
gereken malvarlığı değerlerinin kişisel mal sayılacağını kabul edebilirler.
Yine kişisel malların gelirlerinin edinilmiş mallara dahil olmayacağını da
kararlaştırabilirler.
*TASFİYE DAVASI
Sona eren bir edinilmiş mallara katılma rejiminde tasfiye, kural olarak eşler
arasında tasfiye anlaşmasına dayalı olarak yapılır. Ancak eşlerin tasfiyenin
yapılması hususunda anlaşamamaları halinde tasfiye, eşlerden birinin açacağı
tasfiye davası ile yapılır.
*SOYBAĞINA İLİŞKİN
DAVALAR
NESEBİN REDDİ DAVASI
Babalık karinesi gereğince; evlilik devam ederken veya evliliğin sona
ermesinden başlayarak üçyüz gün içerisinde doğan çocuğun babası kocadır.
Babalık karinesinin çürütülerek, baba ile çocuk arasındaki soybağının ortadan
kaldırılması için soybağının reddi davası açılır.
BABALIK DAVASI
Çocuk ile babası arasında soybağının kurulması; ana ile evlilik ve tanıma
dışında, ana veya çocuk tarafından açılan babalık davası sonucunda verilecek
babalık hükmü ile gerçekleşebilir. Çocuğun herhangi bir yolla bir başka erkek
ile soybağı kurulmuş ise, bu soybağı ortadan kaldırılmadıkça babalık davası
açılamaz.
Babalık davası ile birlikte babadan; doğum giderleri, doğumdan önceki ve
sonraki altışar haftalık geçim giderleri ve bağlı diğer giderler de talep
edilebilir.
*EVLAT EDİNME DAVASI
Evlat edinmeye dayanan soybağı, doğrudan doğruya evlat edinme ilişkisini kuran
mahkeme kararıyla meydana gelir. Medeni Kanunumuz, küçüklerin evlat edinmesi
ile ergin veya kısıtlıların evlat edinmesini farklı esaslara tabi tutmuş,
farklı şartların gerçekleşmesini aramıştır.
Geçerli sebeplerin varlığı halinde evlat edinme ilişkisinin iptal davası
açılarak sona erdirilmesi de mümkündür.
*VESAYET
(VASİ-KAYYIM-YASAL DANIŞMAN ATANMASI) DAVALARI
Vesayeti gerektiren haller; küçüklük ve kısıtlanma durumlarıdır. Kısıtlanma
ise; akıl hastalığı ve zayıflığı, savurganlık, alkol veya uyuşturucu madde
bağımlılığı, kötü yaşama, kötü yönetim, 1 yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü
bağlayıcı ceza, kişinin yaşlılık, engellilik, deneyimsizlik veya ağır hastalık
durumu, ilgilinin isteği durumlarında söz konusu olmaktadır.
Yukarıda bahsedilen durumlarda kişinin yararı amacıyla kısıtlanmasına karar
verilerek kendisine vasi veya kayyım atanmaktadır.
Vasi, vesayet altındaki kişinin kişiliği ve malvarlığı ile ilgili bütün
menfaatleri korumak ve hukuki işlemlerde onu temsil etmekle yükümlüdür. Vasinin
görev süresi 2 yıldır; vesayet makamı tarafından görev süresi uzatılmadığı
takdirde sürenin sonunda görevi kendiliğinden sona ermektedir.
Kayyım, kanunda aksi belirtilmedikçe vasiye uygulanan hükümlere tabidir.
Temsil, yönetim ve iradi kayyımlık şeklinde üç türü mevcuttur. Temsil kayyımı,
daha çok vasi gibi hareket eder. Hatta vesayet altına alınan kişi ile vasinin
menfaatleri çatıştığında ya da yasal temsilcinin görevini yerine getirmesinde
engel bulunan hallerde devreye girer ve diğer bir vasiymiş gibi hareket eder.
Yönetim kayyımı, daha çok malvarlığı ile ilgili değerlerin temsili ve hukuki
işlemlerini yerine getirir. İradi kayyımlık ise hastalık, yaşlılık veya
tecrübesizlik hallerinden dolayı vesayet altına alınan kişilere atanır.
Yasal danışmanlık ise bazı hallerde kişilerin fiil ehliyeti tamamen
kısıtlanmamakla birlikte bazı işlemleri yapma yetkileri, malvarlığı sahibinin
görüşü alınarak yapılmak üzere bir yasal danışman atanarak düzenlendiği
durumlarda ortaya çıkar. Dava açma ve sulh olma, taşınmazların alımı, satımı,
rehnedilmesi ve bunlar üzerinde başka bir aynî hak kurulması, kıymetli evrakın
alımı, satımı ve rehnedilmesi, olağan yönetim sınırları dışında kalan yapı
işleri, ödünç verme ve alma, ana parayı alma, bağışlama, kambiyo taahhüdü
altına girme, kefil olma ve aynı koşullar altında bir kimsenin malvarlığını
yönetme yetkisi, gelirlerinde dilediği gibi tasarruf hakkı saklı kalmak üzere
kaldırılabilir ve yasal danışman atanır.
*İSİM DEĞİŞİKLİĞİ VE
YAŞ TASHİHİ DAVALARI
Medeni Kanunumuzda, ad ve soyad değişikliği için “haklı bir sebep”
olması gerektiğini belirtmiş fakat hangi sebeplerin haklı sebep olarak kabul
edileceği belirtilmemiştir. Bu nedenle Nüfus Kanunu’nun 21. Maddesi ve Soyadı
Kanunu’nun 3. Maddeleri göz önüne alındığında; milli kültüre, örf ve adetlere
uygun olmayan, gülünç ve çirkin anlamları olan, kişisel ilişkilerde veya meslek
ve sanatın icrasında yanlış anlamalar doğurabilecek hususlar haklı sebep olarak
sayılacaktır.
Ayrıca yukarıda sayılanların dışında uygulamada, özellikle ad (isim)
değişikliği davalarında kişinin gerek sosyal, gerekse iş çevresinde kimlikte
yazan isimden başkaca bir isimle tanınması, kimlikte yazan ismini sadece resmi
işlemlerinde mecburiyet dolayısı ile kullanması da haklı sebep olarak kabul
edilmektedir.
Mahkemece yaş değişikliğine karar verilebilmesi sıkı şartlara tabi tutulmuştur.
Bu şartlar; hastanede veya doğum evinde doğmuş olmaması, dış görünüşünün beyan
edilen yaşa uygun olması ve beyan edilen yaşta bir kardeş bulunmaması şeklinde
sıralanabilir.
*KAZAİ RÜŞT DAVASI
Reşit sayılmayan bir bireyin olağanüstü gelişmeler sonrasında mahkemenin
vereceği karar ile reşit sayılmasına kazai rüşt hali denir. Kazai rüşt hali
evliliklerde kullanılabilir. Buna kazai evlenme rüştü adı verilmektedir.
Mahkeme kararı ile yargısal ergenlik kavramı olarak da kazai rüşt haline
erişilmektedir.